DEĞERLER EĞİTİMİ ÇERÇEVESİNDE MASAL UYGULAMALARI
DEĞERLER EĞİTİMİ ÇERÇEVESİNDE MASAL UYGULAMALARI
Öğretmenler İçin Bilgilendirme ve Yöntem Kılavuzu
Değerli Öğretmen Arkadaşlarım,
Masallar, çocukların hayal dünyasını geliştirmenin yanı sıra onlara temel değerleri kazandırmak açısından da son derece etkili bir eğitim aracıdır. Bu doğrultuda sizlerle, Değerler Eğitimi odaklı özgün masal içerikleri paylaşacağım.
1. MASAL YAPISI VE UYGULAMA MODELİ
Her hafta sizlerle iki temel yapıda masal çalışması paylaşacağım:
Bu örneklerin her biri üç ana bölümden oluşmaktadır:
2. MASAL DÜZENLEME VE DRAMA ENTEGRASYONU
Bu hafta sizlerle paylaştığım iki masaldan ilki, YALAN teması üzerineydi. Masal başlangıçta yalnızca bir horoz karakterine sahipti. Yapılan düzenlemede hindi ve serçe karakterleri eklenmiş, olay örgüsü yalan söylemenin sonuçları üzerine yeniden yapılandırılmıştır.
Aynı masalın bir de drama kökenli anlatımı hazırlanmıştır. Bu versiyonda:
Bu çalışma, öğretmenlerimize aynı temanın iki farklı yöntemle nasıl sunulabileceğine dair örnek bir model sunmaktadır.
3. DRAMA TEMELLİ MASALIN AVANTAJLARI
4. UYGULAMA VE GELECEK ÇALIŞMALAR
Her hafta:
Masal kurgulama süreci tamamlandıktan sonra:
Masallarla büyüyen bir çocuk, değerlerle yoğrulmuş bir birey olur.
Sizlere bu süreçte destek olmak, birlikte üretmek ve gelişmek dileğiyle…
Sevgi ve saygılarımla…
YALAN ÜZERİNE MASAL
İNTERNETTEN İNDİRİLEN KISA BİR MASAL ÖRNEĞİ
Bir zamanlar, bir horoz varmış. Bu horoz, açlığını gidermek için yiyecek aramak üzere tünediği kümesten çıkmış, toprağı tırmalayıp eşeliyormuş. Karnını doyurmak için bir şeyler bulmayı umarken, toprağın altından parlayan bir şey görmüş. Biraz daha kazmış ve ne olduğunu anlamak için dikkatlice incelemiş. Meğer bulduğu, sahibi tarafından kaybedilmiş değerli bir mücevhermiş.
Horoz, bulduğu bu parlak nesneye bakarak kendi kendine şöyle demiş:
“Ah, belli ki sen çok kıymetli bir şeysin. Seni kaybeden kişi muhtemelen seni bulabilmek için servetler ödemeye razı olurdu. Ama bana gelince, dünyadaki bütün mücevherler yerine bir arpa tanesini tercih ederim. Çünkü benim ihtiyacım olan şey budur.”
Horozun bu sözleri, kıymetli şeylerin, onları takdir edemeyen ya da ihtiyaç duymayan kişiler için değersiz olduğunu hatırlatıyormuş1.
Mücevher her ne kadar paha biçilemez olsa da, horoz için yalnızca bir arpa tanesi kadar bile anlam ifade etmiyormuş. Bu olay, herkesin kendi ihtiyaçlarına ve değerlerine göre farklı şeylere önem verdiğini gösterirmiş.
Bu masal, bir şeyin değerinin, onun kıymetini bilenin elinde olduğunu anlatıyor.
KONU: YALAN
"DEĞERLER EĞİTİMİ" KAPSAMINDA "YALAN SÖYLEMENİN ZARARLARI" TEMASINI İŞLEYEREK, İÇİNDE BİR HOROZ, BİR HİNDİ VE BİR SERÇE BULUNAN, ÖZGÜN BİR MASAL HALİNE GETİRİLDİ.
Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Develer tellal iken, pireler berber iken,
Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken,
Uzak mı uzak bir çiftlik varmış.
Bu çiftlikte bir horoz, bir hindi ve bir serçe yaşarmış.
Günlerden bir gün, horoz sabah erkenden kalkmış, aç karnını doyurmak için kümesten çıkmış. Toprağı eşelerken birden bire parlayan bir şey görmüş. Merakla biraz daha kazmış, ne çıksın? Kocaman, pırıl pırıl bir mücevher!
Tam o sırada hindi yaklaşmış:
— “Bu nedir horoz kardeş? Bir define mi yoksa?” demiş.
Horoz:
— “Belki de öyle... ama ben açım, bana bir arpa tanesi daha kıymetli,” demiş.
Serçe de konmuş yanlarına. Mücevheri görünce heyecanla:
— “Sahibine verirsek bize ödül verir, belki de hepimize yiyecek verir!” demiş.
Hindi bir plan yapmış:
— “Bunu ben buldum derim, ödülü de alırım,” demiş. Serçe başta kararsız kalsa da, sonunda hindinin yalanına ortak olmuş.
Hindi mücevheri çiftlik sahibine götürmüş ve “Ben buldum!” demiş. Ancak içi rahat etmeyen serçe ertesi gün her şeyi anlatmış.
Çiftlik sahibi gerçeği öğrenince çok sinirlenmiş.
— “Yalanla gelen ödül olmaz!” demiş.
Mücevheri horoza vermiş, horozsa mütevazıymış:
— “Benim ihtiyacım bir arpa tanesi, ama herkesin ihtiyacı dürüstlüktür,” demiş.
Serçe ise yaptığı hatadan ders almış, bir daha asla yalan söylememiş. Hindi ise yalanın utancıyla sessizliğe gömülmüş.
Gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı dinleyene,
Biri anlatana,
Biri de dürüstlüğün değerini bilen herkese!
PEDAGOJİK AÇIDAN MASALIN DEĞERLENDİRİLMESİ
1. Değerler Eğitimi Açısından:
Masal, çocuklara dürüstlük ve yalan söylemenin zararları gibi temel etik değerleri öğretmek amacıyla kurgulanmıştır.
KAZANDIRILAN DEĞERLER:
2. AHLAKİ GELİŞİM AÇISINDAN:
Masal, Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre özellikle geleneksel düzeydeki çocuklara yöneliktir.
Bu da çocukta ahlaki muhakeme yeteneğinin gelişmesine katkı sağlar.
3. DUYGUSAL ZEKA VE EMPATİ AÇISINDAN:
Masal karakterlerinin yaşadığı duygular (örneğin:
Öğretmen ya da ebeveyn eşliğinde,
“Sence serçe nasıl hissetmiştir?”
“Hindi yerine sen olsaydın ne yapardın?”
gibi sorularla çocuğun duygusal farkındalığı artırılabilir.
4. SOSYAL ÖĞRENME KURAMI AÇISINDAN:
Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre çocuklar, gözlem ve model alma yoluyla öğrenir. Bu masalda:
Bu yapı sayesinde çocuk:
5. BİLİŞSEL DÜZEY VE YAŞ GRUBUNA UYGUNLUK:
Masalın dili sade ve anlaşılırdır.
Ayrıca olayların kronolojik olarak sıralanması ve açık sonuç vermesi, bu yaş grubu çocukların bilişsel yapılarına uygundur.
6. EĞİTSEL KULLANIM ÖNERİLERİ:
Sınıf içi etkinlikler için:
Aile katılımı için:
DOSTLUK ÜZERİNE MASAL
İNTERNETTEN İNDİRİLEN KISA BİR MASAL ÖRNEĞİ
Farklı özelliklere sahip olsalar da zorlukları birlikte aşan hayvanların macerasını okuyacaksınız. Herkesin bir diğerine nasıl yardım ettiğini ve gerçek dostluğun ne demek olduğunu öğreneceksiniz. Keyifli okumalar diliyoruz.
Bir zamanlar, yemyeşil bir vadide huzur içinde yaşayan dört dost varmış: ceylan, kaplumbağa, karga ve fare. Bu dostlar, birbirlerine her zaman destek olur ve birlikte mutlu mesut yaşarlarmış.
Günlerden bir gün, ceylan çayırda zıplayıp oynarken ansızın bir köpekle karşılaşmış. Köpeğin arkasından bir avcı belirmiş ve köpeğini ceylanın üstüne salmış. Zavallı ceylan, büyük bir korkuyla kaçmaya başlamış. Köpek ve avcı onu kovalarken, ceylan ormanda tuzağa yakalanmış ve ağların içinde kıvranmaya başlamış.
Bu sırada fare, yemeği hazırlarken bir eksiklik fark etmiş. Sofraya oturan fare, kaplumbağa ve karga, ceylanın ortada olmadığını fark etmişler. Fare endişeyle, “Neden hep dört kişiyiz de bugün üç kişiyiz? Ceylan nerede?” diye sormuş.
Kaplumbağa sakin bir şekilde, “Ceylan bizi unutmaz. Mutlaka bir sıkıntısı vardır. Keşke karga gibi kanatlarım olsaydı da gidip onu bulsaydım,” demiş.
Karga hemen kanatlarını çırparak havalanmış ve ormanı dolaşmış. Sonunda ceylanı tuzağın içinde bulmuş. Hemen geri dönüp arkadaşlarına haber vermiş ve birlikte bir plan yapmışlar.
Kaplumbağa, evde kalarak yuvalarını koruyacakmış. Fare ve karga ise ceylanı kurtarmak için yola koyulmuş. Yolda kaplumbağa dayanamayarak yuvadan çıkmış ve arkadaşlarının peşine düşmüş.
Fare ve karga ceylanın yanına varınca, fare dişleriyle ağları kemirerek ceylanı serbest bırakmış. Üç dost oradan hızla uzaklaşmış. Ancak kısa bir süre sonra avcı, tuzağını kontrol etmeye gelmiş ve ağların parçalandığını görmüş. Çok öfkelenen avcı, etrafta gezinirken yavaşça ilerleyen kaplumbağayı fark etmiş. Kaplumbağayı çantasına koyan avcı, “Bu akşam kaplumbağa ile yetinelim,” demiş.
Olanları yukarıdan izleyen karga, hemen fare ve ceylana haber vermiş. Üç dost tekrar bir araya gelmiş ve kaplumbağayı nasıl kurtaracaklarını düşünmüşler. Ceylan avcının dikkatini dağıtırken, fare çantayı kemirerek kaplumbağayı serbest bırakacakmış.
Plan başarılı bir şekilde uygulanmış. Ceylan avcının önüne çıkmış ve hızla koşmaya başlamış. Avcı peşine düşerken ceylan ormanda zigzaglar çizerek avcıyı yormuş. Yorulan avcı, çantasını yere bırakmış. Fare hemen çantaya koşarak kaplumbağayı kurtarmış.
Dört dost birbirlerine sarılarak yuvalarına dönmüş. Avcı ise eli boş köyüne gitmek zorunda kalmış. O günden sonra hayvanlar, dostluklarının gücünü bir kez daha anlamışlar.
KONU: DOSTLUK VE ARKADAŞLIK
DEĞERLER EĞİTİMİ AÇISINDAN ÖZELLİKLE DOSTLUK VE ARKADAŞLIK TEMALARINI ÖNE ÇIKARAN, GELENEKSEL TÜRK MASALI ÜSLUBUNA YAKIN BİR DİLLE YENİDEN YAZILDI. ANLATIMDA SADE VE SICAK BİR ÜSLUP TERCİH EDİLDİ, DOSTLUK KAVRAMI ÇOK DAHA FAZLA ÖNE ÇIKARILDI.
GELENEKSEL ANLATIM:
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde, yemyeşil ormanlarla çevrili bir vadide dört sıkı dost yaşarmış: narin mi narin bir ceylan, sabırlı mı sabırlı bir kaplumbağa, zeki mi zeki bir karga ve çalışkan mı çalışkan bir fare.
Bu dört dost, farklı farklı yaratılmış ama gönülleri bir olmuş. Her gün birlikte vakit geçirir, ne bulurlarsa paylaşır, sevinçte de kederde de hep yan yana dururlarmış. Dostlukları öyle kuvvetliymiş ki, biri üzülse öbürü hemen hissedermiş.
Günün birinde ceylan çayırda neşe içinde zıplarken birdenbire karşısına av peşindeki bir köpek ve onun ardından gelen bir avcı çıkmış. Ceylan kaçmaya başlamış ama ne yazık ki ormanın derinliklerinde kurulmuş bir tuzağa yakalanıvermiş. Ağların içinde çırpınmış ama kurtulamamış.
O sırada fare, kaplumbağa ve karga hep birlikte sofraya oturmuşlar. Ama bir eksik varmış.
“Nerede bizim ceylan?” demiş fare, gözleri endişeyle etrafta gezerek.
“Bu sofranın tadı dostlarımızlayken çıkar,” demiş kaplumbağa. “Ceylan bizi asla unutmaz. Mutlaka başına bir şey gelmiştir.”
Karga, “Benim kanatlarım var, hemen gidip bakayım,” demiş ve havalanmış. Bir süre sonra geri dönüp, “Ceylan tuzağa düşmüş!” diye haber vermiş.
Hemen plan yapmışlar. Fare, kaplumbağa ve karga, ceylanı kurtarmak üzere yola koyulmuşlar. Kaplumbağa yavaş olduğu için geride kalmış ama dostlarını yalnız bırakmaya gönlü razı olmamış, o da ardından ilerlemeye başlamış.
Ceylanın yanına ilk varan fare olmuş. Dişleriyle ağları kemirip dostunu kurtarmış. Üçü tam kaçarken avcı ortaya çıkmış ve yavaş ilerleyen kaplumbağayı yakalayıp çantasına koymuş.
Bu durumu gören karga hemen diğer dostlarına haber uçurmuş. Hepsi yeniden toplanmış ve dostlarını kurtarmak için akıl dolu bir plan yapmışlar.
Ceylan, avcının dikkatini dağıtmak için koşmaya başlamış, fare de çantayı kemirip kaplumbağayı serbest bırakmış.
Sonunda dört dost tekrar bir araya gelmiş. Gönülleri bir, kalpleri rahat, yürekleri dostlukla dolu olarak yuvalarına dönmüşler. O gün herkes bir kez daha anlamış: Gerçek dost, zor günde belli olur.
Ve o günden sonra ormandaki herkes bilir ki: Farklı olabiliriz, ama bir araya gelince her engeli aşabiliriz.
Ve gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı anlatana,
Biri bu masalı dinleyene,
Biri de dostluğa değer verene!
DRAMA FORMATIYLA ANLATIM:
Dört Dostun Gücü
Sahne 1: Dostluk Vadisi
(Orman dekoru. Kuş sesleri. Ceylan zıplayarak gelir, fare toprağı eşeler, karga bir daldadır, kaplumbağa ağır ağır yürümektedir.)
Anlatıcı:
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanlarla dolu bir vadide dört candan dost yaşarmış:
Zarif ceylan, çalışkan fare, bilge kaplumbağa ve gökyüzünün gözcüsü karga.
Her biri farklıymış ama gönülleri bir, dertleri bir, sevinçleri birmiş.
Ceylan (neşeyle zıplarken):
"Ne güzel bir gün! Koşmak, oynamak... Dostlarımı da birazdan göreceğim!"
Sahne 2: Tehlike Geliyor
(Bir anda köpek havlaması duyulur. Ceylan ürker, saklanmaya çalışır.)
Anlatıcı:
O sırada bir avcı ve köpeği çıkagelmiş. Ceylan kaçmış, ama…
Bir tuzağa yakalanıvermiş! Ağlar onu sarmış, ceylan korku içinde çırpınmış.
Ceylan (panikle):
“Ah dostlarım! Keşke yanımda olsaydınız…”
Sahne 3: Eksik Sofra
(Fare masa hazırlar, kaplumbağa ağır ağır gelir, karga bir dalda tüner.)
Fare:
“Sofra hazır ama... Biz neden üç kişiyiz? Ceylan nerede?”
Kaplumbağa (endişeyle):
“Ceylan bizi asla unutmaz. Gönlümde bir sıkıntı var.”
Karga (kanatlarını çırpar):
“Ben hemen uçar, onu bulurum!”
Sahne 4: Kurtarma Planı
(Karga uçar, geri gelir.)
Karga (endişeyle):
“Ceylan tuzağa yakalanmış! Yardım etmeliyiz!”
Anlatıcı:
Fare hemen sırt çantasını almış. Kaplumbağa da yavaş yavaş yola koyulmuş.
Dostluk bu ya, kimse diğerini yalnız bırakmak istememiş.
Sahne 5: Kurtuluş ve Yeni Tehlike
(Fare ağları kemirir, ceylan özgür kalır. Ancak avcı kaplumbağayı yakalar.)
Avcı (alaycı):
“Bu akşam yemeğim kaplumbağa olacak!”
Sahne 6: Dayanışmanın Zaferi
(Karga yüksekten izler, diğerlerine haber verir.)
Anlatıcı:
Dostlar yine bir araya gelmiş. Karga plan yapmış, ceylan dikkat dağıtacak, fare çantayı kemirecekmiş.
(Ceylan koşar, avcı peşinden gider. Fare çantayı kemirir, kaplumbağa dışarı çıkar.)
Kaplumbağa (şükranla):
“İyi ki varsınız… Gerçek dost, zor zamanlarda belli olurmuş!”
Sahne 7: Mutlu Son
(Dört dost birbirine sarılır, sahne yavaşça kararır.)
Anlatıcı:
Ve o günden sonra ormanın dört bir yanında şu söylenmiş:
“Dostluk; farklı olmakla değil, birlikte yürümekle olur.”
Ve gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı anlatana,
Biri bu masalı dinleyene,
Biri de dostluğa değer verene!
PEDAGOJİK DEĞERLENDİRME:
1. BİLİŞSEL GELİŞİM AÇISINDAN
Masal, çocukların neden-sonuç ilişkisi kurma becerisini geliştirir:
Ayrıca, olayların sırasını takip etmek ve karakterlerin eylemlerini anlamlandırmak dikkat gelişimini destekler.
2. SOSYAL VE DUYGUSAL GELİŞİM AÇISINDAN
Masal, empati kurma, dayanışma, yardımlaşma, sorumluluk alma gibi temel duygusal becerileri destekler:
Özellikle kaplumbağanın “Ben de gelmeliyim” düşüncesi, çocuklara sadakat ve arkadaşlık sorumluluğunu öğretir.
3. DRAMATİK GELİŞİM / ÜRETKENLİK AÇISINDAN
Masal, canlandırmalara açık olduğu için çocukların:
Her karakterin farklı olması, çocukların kendilerine yakın hissettikleri rolleri seçmelerini sağlar. Bu da bireysel farklılıklara saygıyı pekiştirir.
4. DİL GELİŞİMİ AÇISINDAN
Masalın anlatım dili sade ama duygularla yüklü:
5. DEĞERLER EĞİTİMİ AÇISINDAN
Masal şu değerleri doğrudan işler:
Değer |
Masaldaki Yansıması |
Dostluk |
Dört hayvanın birbirine bağlılığı. |
Yardımlaşma |
Ceylanı ve sonra kaplumbağayı kurtarma planları. |
Sadakat |
Kaplumbağanın yavaşlığına rağmen peşlerinden gitmesi. |
Fedakârlık |
Ceylanın, diğer dostları için avcıyı oyalaması. |
Takım ruhu |
Herkesin kendi becerisiyle katkı sağlaması. |
SINIF İÇİ UYGULAMALAR ÖNERİSİ