Meddah Nedir?

Meddah Hakkında Her Şey...

 MEDDAH NEDİR?

     Yaşadığımız topraklar, kültürel değerlerimizin zenginliğiyle harmanlanmamış olsaydı bu kadar verimli olmazdı. Bu değerleri hor gören yaban otlarının, geçmişten günümüze taşınmış olan yazılı ve sözlü kültürel varlıklarımızı yok saymış olmaları bu gerçeğin üstünü örtemeyecektir. Dilden, dile, gönülden Gönül’e aktarılan ve günümüze kadar ulaşan kültürel değerlerimizle bağ kurabilmemizi sağlayan anlatıcılar(meddahlar) gelecek kuşaklar için de çok önemli rehberlerimiz olacaktır. Hızına yetişilmesi mümkün olmayan dünyada Dilimizde ve kültürümüzdeki değişmeler dinleyenler, okuyanlar için doğal sayılabilir; ancak başka dillerden tırtıklanan sözcük kurallarını da alıp kendi dilimizde kullanmak o dilin yapısını yazım ve okuma kurallarının yanı sıra geleneklerini bozar. Son yıllarda Türkçemiz yabancı sözcüklerin saldırısına maruz kalmış. Bu durum Türkçe’nin kurallarını kökünden sarstığı yetmezmiş gibi dilimizin yozlaştırılmasına çanak tutmuştur. İşte böylesine vahim bir ortamda Meddahlar; dilimizde ve kültürümüzdeki kargaşa ortamına dur diyebilecek en önemli kahramanlarımız olacaktır.

     Meddah; Arapça medh kökünden türemiş ve sözlükte “metheden, çok öven” anlamına gelir. Bu ifadeye ek olarak halk arasında mâdih, medîhagû, medîhaserâ denilmiştir. Osmanlı döneminde bu terim “kıssahan, şehnâmehan” yerine de kullanılmıştır. Meddahlık geleneği yazılı ve sözlü anlatımlarla Türkçenin özleştirilmesi, geliştirilmesi ve zenginleştirilmesine çok önemli bir katkı sağlayan gelenekli sahne sanatlarının baş kahramanı olmuştur. Hikayelerini öz kültüründen beslenerek anlatırken, seyircisiyle göz, göze temas kurmayı öncelediği için seyircisinin kulaklarından çok gönüllerini girmiştir. Meddah anlatımlarında benzetme öğelerini yerinde ve doğru kullandığı için çok iyi bir tiyatro oyuncusu ve yönetmeni olmuştur.

      Meddahlık Selçukludan emaneti olarak kabul görmüş ve sahip çıkıldığı için Osmanlıya özgü bir sanat dalı olarak kayırlara geçmiştir. Lakin komşu ülkelerin yanı sıra farklı medeniyetler ve farklı toplumlarda meddahlık benzeri aktivitelere de sıklıkla rastlanılmaktadır. İçişleri bakanlığının organizasyonu vasıtasıyla 1998 yılında Kudüs’te bir tiyatro festivaline katılmıştım. Filistinli yerel sanatçıların hikâye anlatım biçimlerini şiirsel ifadelerle süslenmiş olduklarına şahit oldum. Hikayelerinin büyük bir çoğunluğunu Kuran’dan aldıkları kıssalar oluştururken kukla ve el becerileriyle hikayelerini sahneye koyuyorlardı. Benim ustalarımdan aldığım eğitimin temelindeki hikayeleri kurgulama biçiminde onlarla benzeşen çok taraf vardı ama Filistinli Meddah(kussas) hikayelerini anlatırken tek başına değildi ve başarılı bir ekip çalışması örneğini veriyorlardı. Hikâyeyi evet Kussas anlatıyordu ama sahnenin arka tarafında onu destekleyen en az üç kişilik bir ekibi vardı. Arap ülkelerinden bize yansıyan en temel özellik ustalarımdan kulak aşınası olduğum Peygamber efendimize dair hikayeler paylaşılıyor olmasıydı. Çocukluğumda ustalarımı seyrettiğim mekan, çoğunlukta çadır tiyatroları oluyordu. Çadır Tiyatrosunda meddah genelde oyunlarda ciddi rolleri oynayan tiyatronun yöneticisi kişiler olurdu. Sahne gösterileri Kanto, düet, karagöz, ortaoyunu, hokkabaz, cambaz gibi bölümlerden oluşurken Meddah(anlatıcı) her bölüm arasında sahneye çıkıp taktim yapardı ama çadırın bulunduğu şehre ait küçük hikayeler ve haberleri seyirciye paylaşırdı. Oyunların komik karakterleri de aslında iyi bir Meddahtı. Oyunun komikleri kimi zaman Kavuklu kimi zaman İbiş ve kâhya tiplemeleri olurdu. Komiklerin sahnedeyken anlattığı hikayelerin çoğunluğu rüya olduğu anlaşılırdı ama anlatımındaki üslup hikayelerini çok daha akıcı ve eğlenceli hale getirirdi. 

 

MEDDAHLIK TARİHİ SÜRECİNDE NASIL GELİŞME GÖSTERMİŞTİR.

Türk Meddahlık sanatının 14 yüzyılda önce sarayda başlayan serüveni, halkın arasına karışmasıyla amacına ulaşmıştır… Şehirden, şehir e götürdüğü hikâyeleri ve havadisleriyle ayaklı gazete görevini sürdüren Meddahların doğudan gelen Arap kökenli meddahların aksine mukallit yapılarının verdiği kuvvetle halktan aldığı izlenimleri nakış titizliğiyle işleyerek anlatmıştır.., Tarih içinde kıssahân, şehnamehân ve hayal baz olarak anılması Meddah sanatçılarının yanında taşıdığı sandığın içinde zamanla Kukla ve karagöz ve tel cambazlığı, hokkabazlık gösterilerini de götürmesiyle Tarih içinde tek kişilik seyyar kumpanyaları oluşmuştur.. Bu esvaplara uygun son Meddah Rahmetli Ankaralı Hadi Poyrazoğlu dur…

 

MEDDAHIN VE HİKAYELERİNİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR.

Meddahlar iyi bir ses yapısına, müzik kulağına (hanende) iyi bir hafızaya ve sesini ve mimiğini çok iyi kullanan oyuncular olmalarıdır…Bu özellikleri taşıyan bir meddah hikayelerini seçerken ve onları anlatırken aşağıdaki anlatım kurallerine muhakkak uymalıdır.

Meddah anlatım örnekleri ve bölümleri:

Anlatım kurallarına bağlı gelenekli hikaye anlatıcılığı Meddahlık birkaç bölümden meydana gelir. Meddah olmak isteyenlerin bu kurallara sadık bir şekilde uyması, Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine dahil edilen Meddahlık Geleneğinin doğru bir şekilde gelecek nesillere aktarılmasına sağlayacaktır.

Meddah Hikayelerinin Bölümleri:

GİRİŞ (Dua): Gelenekli sahne sanatlarımız arasında yer alan Kukla, Karagöz ve Ortaoyunu sahneye çıkma kuralları genelde üç ana kura üzerinde ilerler. Örnek olarak Karagöz oyununda olduğu gibi oyun anlatıcının yani meddahın halka seslendiği bir ünlem cümlesiyle başlar. Bu “Hak dostum Hak !” tır. Ardından meddah hikayesini anlatmadan bir dua okur sonrasında seyircinin dikkatini çekmek amacıyla bir gazel yahut tekerleme okur.

Örnek:

Hay hak… Huzuru hazirun, cemiyeti irfan, laindir, münafıktır, dinsizdir, kafirdir şeytan, şeytanın lainliğine münafıklığına dinsizliğine, Rahmanın Birliğine Eyvallah.

Hak dostum hak diyerek başlarken söze, Aşkı anlatan cümlelerin özüne, meşki anlatan nağmelerin sözüne, gönlü kavuran ateşin közüne, özlem çeken maşuğun demine, demine, devranına hu diyerek başlayalım söze Hu… Canlar uzak diyarlardan kapımızı çalan bir düşünürün sizlere bir sözü var. Der ki; ‘’Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?’’ Gözlerin silah olarak kullanıldığı bir durum hiç başınıza geldi mi? (Seyirciye sorar ve gelen cevaba göre yönlendirme yapar) Gözlerin silah olup vurduğu an nazara geldiğimiz andır. Ne demiş atalarımız; ‘’Nazar deveyi kazana insanı mezara sokar.’’

AÇIKLAMA BÖLÜMÜ: Bu bölümde meddah hikayenin zamanı, yeri, kahramanları gibi unsurlarını seyirciye tanıtır.

Örnek:

Neyse efendim bugün Dadaşlar şehri Erzurum’dayız. Erzurum garında karşılaştığım bir dadaşa bura neresi dadaş; ‘’Nam salmış otlunun taşı. Meşhur kalenin lâvaşı, Dadaş çeker barda başı, Burası Erzurum be gardaş...’’ Dadaş demek; mert, dürüst ve kahraman demek, bu adı, tarihe böyle benimsetmiş dadaşlar.

Efendim kahramanlığın kitabını yazmış olan Abdurrahman Gaziden bahsedeceğim. Abdurrahman Gazi ismi Erzurum’da büyük izler bırakmıştır. Düşmana göz açtırmayan hikayeleriyle önce Gazilik sonra da şehitlik mertebesine erişmiş bir insan olduğu için O’nun manevi şahsiyeti Dadaşların gönlünde yaşamıştır. Şu arkamızda duran dağı görünce (dağa doğru döner) dağ dediğin böyle heybetli olmalıdır dedim ve heybetine dayanamadım düştüm yollara ay demez olaydım ne çetin yolları varmış. Söylemesi ayıp Yarı yoldan geri döndüm. (Gülüşmelere cevaben) Dostlar; İnsan tırmanırken dağın kafa tutmasına razı olmalıdır. Bende razı oldum çekildim ama içime bir ateş düştü. Palandöken Dağı’nın üst yamaçlarında türbesi bulunan ve bir ziyaretgâh yeri olan Abdurrahman Gazi’nin Hazreti Peygamber’in sancaktarı olduğunu öğrendim ve utandım.

ASIL KONU: Hikayeye konu olan olayların anlatıldığı kısımdır. Meddah bu bölümde bütün hünerini yani anlatım gücünü ortaya koyar. Yeri geldiği zaman hikayede yer alan pek çok farklı karakterin taklidini yapar. Olayları ezbere olarak değil tamamıyla doğaçlama olarak anlatır. Türkçeyi en doğru ve güzel haliyle kullanır.

BİTİŞ: Meddah, nezaketen, yapmış olduğu anlatım ve taklit hatalarından dolayı seyircilerden özür diler. Hikayede düğümlenmiş olaylar çözüme ulaşır. Genellikle hikayeler olumlu bir sonla biter. Pek çok hikayede çıkarılacak muhakkak bir ders bulunur. Oyunun sonunda ise meddah bu dersi belirttikten sonra hikayenin sahibini yada hikayenin alıntı yapıldığı kitabın veya derginin adı açıklanır binmiyorsa aşağıdaki cümlelerle aktarılır. Hak geçmemesine özen gösteren meddah yüzyıllar öncesinden günümüz dünyasının kanayan yarası olan TELİF HAKLARINA özen gösterdiğinin belgesini açıklar.

Örnek:

Hay hak: Efendim ben bu hikayeyi bir mecmua kenarına gördüm ve sizlerle paylaştım vesselam… Canlar: Sakiye sohbet kalmazmış baki. Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola, inşallah gelecek sefere daha güzel bir hikâyede birlikte söyler birlikte dinleriz.

 

MEDDAH OLMAK İÇİN NASIL BİR EĞİTİM GEREKLİDİR

Eskiden meddah olmanın tek şartı Usta sanatçıların yanında eğitim alan usta, çırak ilişkisiydi.. Şimdi ise geleneksel olarak meddah olabilmek , bu mesleği sürdüren meddahlar fazla olmadığı için zorlaşmıştır… Bugün için Meddah olmanın tek şartı iyi bir tiyatro eğitimi almaktan geçmektedir. Konservatuvarlarda eğitim alan oyuncuların Meddahlık geleneğini sürdürebilme imkanları olmasına rağmen bu güne kadar birkaç usta hariç denememişlerdir.

 

MEDDAHLIK TEKNİĞİ VE TAVIRLARI

Meddah öncelikle bulunduğu ortamı ( gösteri yapacağı topluluk ) iyi etüt eder. Ortamın bulunduğu ahaliye onların sorunlarını, acılarını, sevinçlerini konu alan hikâyeleri seçer ve onlara uygun hikâyeleri anlatırdı. Geleneksel meddahların genellikle yanlarında bir bavul muhakkak olurdu.. Bavulunda Zilli tefi , fes ve şapka çeşitleri, peştamalı, pastavı olmazsa olmazlarıdır.. Yanında taşıdığı bastonu ve bavuldan çıkardığı peştamalı omuzuna atarak genellikle yüksekçe bir sandalyeye oturarak karşısında bulunan seyircilerin teker, teker gözlerinin içine bakarak dikkatlerini toplamak için bastonu güçlü şeklide yere vurarak, hikâyesine başlardı. Hikâyesinin ilk adımında beyit biçiminde geleneksel bir girişle başlayıp, sonucu anlatacağı hikâyeye bağlardı. Önce Hikâyesin içindeki yeri ve kahramanları anlatır, hikâyenin eskiliğinden dem vurarak o güne ilişkin hiçbir kişiye ve olaya atıfta bulunmadığını özellikle vurgulayarak dinleyenlerin kırılmaması için tenzih ederdi. Arkasından hikâyesini coşkuyla anlatır ve anlatımını. Taklit ve tiplemelerle, çeşitli mimiklerle destekler. Meddahların çoğu, klasikleşmiş beyitlerle öykülerine başlarlar.

 Meddah anlatacağı öyküye geçmeden önce "Haak dostum Haak!" diyerek çoğunlukla şu beyitle öyküye girer "Söyledikçe sergüzeşti verir bezme letafet, Dinle imdi bende-i âcizden hoş bir hikâye” Yaşadıklarını anlattıkça meclise neşe verir. Şimdi âciz kulundan bir hikâye dinle."

 

MEDDAHLARIN KULLANDIĞI SEMBOLLERİN ANLAMI VARMI?

Meddahın en önemli aksesuarı pastavı yada bastonudur. Pastav, zamanı geldiğinde efekt aletidir (kapı vurulması, ayak sesleri, çarpışmalar vs. bununla diğer ele vurularak elde edilir)hem de yerine pastavının yada bastonunun üstüne taktığı şapkasıyla oyunda geçen diğer bir kişiyle konuşuyormuş gibi oynar.

 

TARİHDEKİ EN ÖNEMLİ MEDDAHLAR

Evliya Çelebi de “Seyahatname”sinde İstanbul, Erzurum, Malatya ve Bursa’da hikâye anlatan birçok meddahın adını saymaktadır. III. Murat’ın “Eğlence” adlı meddahıyla IV. Murat döneminde yetişen Tıfli Çelebi, 19. yüzyılda Aşkî ve Sururî, adları bilinen tarihdeki meddahların en ünlüleridir. Günümüzde ise bu mesleği benim dışımda uygulayan sanatçılardan bazıları Mehmet esin, Ulvi Alacakaptan, Rauf Altıntak, Ahmet Yenilmez, Münir Canar ın yanı sıra büyük usta Erol günaydındır..

 

MEDDAHLAR HİKÂYELERİNİN KAYNAĞINI NERDEN ALIR.

Ben meddah hikayelerimi genellikle kendi hayatımda yaşadıklarımla kesitleri yoğuracağım öyküleri halk hikayelerinden seçer ve genişletirim.. En son Sait faik Abasıyanık dan aldığım küçük ve duygusal bir hikayeyi ANA YÜREĞİ ismiyle uyarladım.. Ama tarihdeki meddah ustalarımız dede korkut ve Karacaoğlan hikâyelerini güncel yaşama uyarlayarak oynamışlardır.

 

ESKİ MEDDAHLARLA GÜNÜMÜZ MEDDAHLARI ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR.

Benim anlattığım hikayelerde başlangıçta ve sonda var olan tekerlemeleri kısaltarak hikayenin konusuna önem vermeye gayret ederim.. Eski ustalarımız ise tekerleme kısmına ayırdığı zaman oyunun yarısına yakın bir süredir… Eski ustalarımız sandalye ye oturduğu andan itibaren sandalyeden kalkmamaya gayret ederdi ve kati suretle kalkmazdı ama ben gerektiğinde halkla yakın temas kurmak için ayağa kalkarım.. Kıyafet özel günler olmadığı sürece güncel kıyafetle çıkmamaya gayret ederim.. eskiden ustalar günlük yaşadığı kıyafetlerle hikayelerini anlatırlardı.

 

Yorumlar
Hiç Yorum Yapılmamış. İlk yorumu siz yapın...

 
341 kez görüntülendi