'' Sarı Öküzü Vermeyecektik! ''
SARI ÖKÜZÜ VERMESEYDİK
Meddah: Huzuru hazirun, cemiyeti irfan, laindir, münafıktır, dinsizdir, kafirdir şeytan, şeytanın lainliğine münafıklığına dinsizliğine, Rahmanın Birliğine Eyvallah…
Hak dostum hak diyerek başlayalım söze…
İsim isme, cisim cisme, semt semte benzer, geçmiş zaman söylenir, yalan gerçek vakit geçer demişler. Canlar geçen zamanın kıymetini ve bir olmanın, beraber, olmanın, kıymetini çok iyi bilmek lazım. Cennet mekan Abdülhamit han hazretlerinin şöyle bir sözü vardır. ‘’Birlik ve beraberlikte kuvvet, ayrılıkta, sıkıntı ve felaket vardır. ‘’
Baş başa vermeyince taş yerinden oynamaz diyerek hikâyemize geçelim:
Bir zamanlar dağda bayırda hep birlikte gezen Sivri boynuzlu öküz sürüsü varmış. Bu sürü Boz öküz önderliğinde Birlikte otlar, yemeklerini paylaşır, aralarında zaman, zaman anlaşmazlık çıksa da herhangi bir düşman saldırısı karşısında birlikte savaşırlarmış. Karşısında bir anda yüzlerce sivri boynuz gören vahşi saldırganlar ya yara bere içinde kalarak uzaklaşır ya da boynuzları gördüğü anda fazla uzatmadan arkasını döndüğü gibi kaçarlarmış. Ünleri iyice yayıldığından fazla saldıran da olmaz, boz öküz liderliğinde istedikleri çayıra gider, rahat, rahat otlarlarmış.
Sivri boynuzlar nedeniyle yaralanan ormanlar kralı aslan zaman geçtikçe gücü tükenir olmuş. Bölgesindeki av hayvanlarının sayısı iyice azalıyor, sivri boynuzlardan kurtulanlar uzaklara kaçıyormuş. Üstelik başka yırtıcı hayvanlar da aslana rakip olmaya başlamışlar. Sivri boynuzların gözlerinin önünde otlaklara yayılıyor ve o bir şey yapamamanın üzüntüsünü çekermiş. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü onun liderliğinde ve sivri boynuzlu öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca yaralı aslanın deneyiminden faydalanmak için bir toplantı yapmışlar ve yaralı aslan son bir çare düşünmüş ve diğer aslanlar kabul etmişler. Yaralı aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: "Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler: "Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.."
Evet, Canlar: Birlikte kardeş gibi yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa hep birlikte sarı öküz gibi helak oluruz. Velhasıl bir olmalıyız beraber olmalıyız. Güzel ülkemizi ve kardeşliğimizi midesine indirmek, parçalamak için bekleyen içte ve dışta bir sürü düşmanınız varken birbirimizi arkadan vurmamalıyız. Dostumuzu ve düşmanımızı iyi bilmeliyiz. 40 yıllık dost bir anda düşman olamayacağı gibi, 40 yıllık düşmanında bir anda dost olamayacağını aklımızdan çıkarmamalıyız.
HAY HAK… Canlar: Bir kıssadır mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan nasibimize düşen söz ''Birlik ruhunu kaybeden tohumlar her şeyini kaybederler.’’
'' Efendim Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola! bir dahaki kıssada görüşmek ümidiyle…